NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ يُونُسَ
حَدَّثَنَا
زُهَيْرٌ
حَدَّثَنَا
سُهَيْلٌ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ جَاءَهُ
نَاسٌ مِنْ
أَصْحَابِهِ
فَقَالُوا
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
نَجِدُ فِي
أَنْفُسِنَا
الشَّيْءَ
نُعْظِمُ
أَنْ
نَتَكَلَّمَ
بِهِ أَوْ
الْكَلَامَ
بِهِ مَا
نُحِبُّ
أَنَّ لَنَا
وَأَنَّا تَكَلَّمْنَا
بِهِ قَالَ
أَوَقَدْ
وَجَدْتُمُوهُ
قَالُوا
نَعَمْ قَالَ
ذَاكَ
صَرِيحُ الْإِيمَانِ
Hz. Ebu Hureyre'den
demiştir ki: (Hz. Nebi'in) sahabîle-rinden bazı kimseler (gelip):
"Ey Allah'ın
Rasulü, biz içimizde söylenmesini (bile) büyük (bir suç) gördüğümüz birşey(ler)
hissediyoruz, biz onu söyleyince (dünyanın tümüyle) bizim olmasını (bile) istemeyiz"
dediler. (Bunun üzerine Hz: Nebi):
Demek böyle birşey
hissetiniz öyle mi? dedi.
Evet, dediler. (Hz.
Nebi):
İşte bu, açık bir
imandır, buyurdu.
İzah:
Müslim, iman
Hattabî (r.a)'nin
açıklamasına göre metinde geçen İşte bu
açık bîr imandır" sözü "işte şeytanın sizin kalbinize attığı
vesveselerden rahatsız olup onları kabul etmeyerek onları reddedişiniz imanın
ta kendisidir. Artık şeytanın bu çabaları sizin kalbinize erişemeyecek ve size
bir zarar veremeyecek" anlamına gelmektedir. "Vesvese açık bir
imandır" manasına değildir. Nitekim bir numara sonra gelecek hadis-i
şerifte "şeytanın vesvese vermek için kurduğu hilesini reddeden Allah'a
hamdolsun" buyurulması da bunu gösterir.
Netice olarak şunu
söyleyebiliriz: Şeytanın vesvese vermek için imanlı kalpleri seçtiğinde şüphe
yoktur. Binaenaleyh şeytanın bir kemseye vesvese vermeye çalışması o kimsenin
iman sahibi olduğunun bir alâmeti olduğu gibi, şeytanın verdiği vesvese leri
gidermeye çalışmak da bir iman işidir. Mümin şeytandan gelen vesveseleri
gidermeye çalışmak da bir iman işidir. Mümin şeytandan gelen vesveselerden
allah'a sığınmalı ve endişeye kapılmadan o vesveseyi ilmi delilerle
gidermelidir. Nitekim bir önceki hadisin şerhinde açıklamıştık.